Son yıllarda Büyük Okyanus'tan Akdeniz'e, tüm denizlerde yaşanan kaynak tükenişi, balıkçılar için ciddi bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Ancak bu defa durum, Türkiye'nin gözbebeği hamsi avında kendini göstermeye başladı. Karadeniz’in eşsiz hamsi sofrası, bu yıl avının beklenenden çok daha erken sona ermesiyle büyük bir şok yaşadı. Balıkçı tekneleri, av yasağı ve bu kıt kaynak nedeniyle erken paydos etmek zorunda kaldı. Peki, bu durum balıkçılar ve deniz ürünlerine bağlı ekonomimiz için ne anlama geliyor? İşte hamsi avındaki kriz ve ardında yatan sebepler.
Hamsi, Karadeniz’in tuzlu sularında yetişen ve bölgenin en sevilen deniz ürünlerinden biri olmasının yanı sıra, sağlık açısından da önemli bir protein kaynağıdır. Hamsi avı, hem yerel halk için bir geçim kaynağı hem de ülke ekonomisi için büyük bir döviz kaynağıdır. Ancak son dönemlerde hamsi popülasyonunda yaşanan azalma, balıkçılığın geleceği açısından alarm zillerinin çalmasına neden oldu. Türk balıkçılar, Karadeniz’in derinliklerinde avlanmak için sabahın erken saatlerinde denize açılıyor; ancak iki üç aydır av alanlarında yaşanan kayıplar, yerlerini boş vermekte. Balıkçılar, hamsinin erken av döneminin yükseldiğini belirtiyor, ancak bu durum balıkçıları zor bir durumda bırakıyor. Teknelerin limana dönüşü, hamsi avında büyük bir krizin habercisi olmaktadır.
Hamsi avındaki bu düşüş, yalnızca balıkçıları değil, aynı zamanda tüketicileri ve ekonomiyi de olumsuz etkileyecek. Hamsi fiyatlarında yaşanan artış, tüketicilerin cebini yakarken, balıkçılar için de ekonomik sıkıntı anlamına geliyor. Türkiye, yıllık hamsi üretiminin çoğunu Karadeniz’den sağlıyor. Eğer bu tarz bir azalma devam ederse, hamsi bulmak bir lüks haline gelebilir. Yerel balık pazarlarında hamsi fiyatlarının giderek artması ve adeta bir kaynağa dönüşmesi, balıkçılarla tüketiciler arasında büyük bir dengesizlik yaratıyor. Ancak bu durumun arkasında yalnızca balık avı sorunları değil, aynı zamanda iklim değişikliği, deniz kirliliği ve aşırı avlanma gibi daha geniş çevresel faktörler yatmakta. Bu koşullar altında, deniz ekosisteminin korunması ve hamsi popülasyonunun yeniden artışı için atılacak adımlar hayati önem taşımakta.
Türk balıkçılarının karşılaştığı güncel zorluklar, deniz ürünleri sektörünü büyük bir değişime sürükleyebilir. Hedef, sürdürülebilir avlanma yöntemleri benimsemek ve hamsinin yeniden denizlerde çoğalmasını sağlamak olmalıdır. Bilim insanlarının önerdiği çözümler arasında avlanma kotalarının artırılması, koruma alanlarının oluşturulması ve toplumsal farkındalığın artırılması gibi önlemler bulunmaktadır. Bu önlemler, yalnızca balıkçılar için değil, aynı zamanda gelecek nesiller için de önemli bir kazanç sağlayacaktır. Hamsi avındaki bu kriz, denizlerimiz kaynaklarının korunması gerektiğini bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
Sonuç olarak, hamsi avının geleceği, sadece balıkçılar için değil, deniz ürünleri sektörünün tamamı için büyük biriken tehdit oluşturuyor. Teknelerin erken paydos etmesi, bunun yalnızca geçici bir durum olmadığını, denizlerimizdeki dengeyi korumak için hızla harekete geçmemiz gerektiğini gösteriyor. Doğanın ve insan emeğinin birlikte sürdürülebilir olduğu bir sistem oluşturulmadığı takdirde, balıkçılığımızın geleceği karamsar bir tablo çizebilir.