Son günlerde Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, uluslararası ilişkilerin dinamik yapısını bir kez daha gözler önüne seriyor. İddialara göre, Tel Aviv yönetimi, Washington ile gerçekleştirdiği son görüşmelerde Suriye’ye yönelik hava saldırılarını durdurma sözü verdi. Bu adım, bölgede barış sürecini desteklemeyi ve gerilimi azaltmayı hedefliyor. Peki, bu durum ne anlama geliyor ve uluslararası siyasette nasıl bir etki yaratacak?
Bölgedeki jeopolitik dengeler göz önünde bulundurulduğunda, Tel Aviv’in bu kararı sürpriz değil. Özellikle İran’ın Suriye’deki varlığı ve Hizbullah’a sağladığı destek, İsrail’in güvenliğini tehdit eden unsurlar arasında yer alıyor. Ancak son zamanlarda ABD'nin bölgedeki askeri varlığını güçlendirmesi ve İran’a karşı daha sert bir politika izlemesi, Tel Aviv’in hesaplarını değiştirmiş olabilir. Bilindiği gibi, Washington’un Suriye’deki Amerikan güçleri, Türkiye ile birlikte İsrail’in de çıkarlarını gözeten bir strateji benimsemiş durumda.
Tel Aviv’in Washington’a verdiği bu söz, aynı zamanda ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde YPG/PYD gibi gruplara verdiği desteğin de bir göstergesi olabilir. Bu durumda, İsrail ile ABD arasındaki iş birliği, sadece bölgede güvenliği sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda İran’a karşı bir denge unsuru oluşturma çabasıdır. Uzmanlar, bu tür adımların, uzun vadede Suriye’de kalıcı bir çözüme katkı sağlayabileceğini düşünüyorlar.
Tel Aviv’in Suriye’ye saldırıları durdurma vaadi, bölgedeki birçok aktör için önemli sonuçlar doğurabilir. Öncelikle, bu durum Hizbullah ve diğer İran destekli grupların moralini bozabilir. Ayrıca, Suriye’deki iç savaşın daha da yabancı güçlerin etkisinde kalmaktan çıkarak, yerel oyuncuların kendi aralarında çözüm arayışlarına yönlendirebilir. Ancak, yıllardır süren çatışmalardan sonra, bu tür dönüşümlerin hemen yaşanması beklenmiyor.
Diğer bir yandan, bu gelişme, Türkiye ve diğer bölgesel aktörlerin de hesaplarını etkileyecektir. Türkiye’nin Suriye politikası, genellikle sınır güvenliği ve Kürt grupların güçlenmesini önlemek üzerine şekillenmiştir. Eğer Tel Aviv, gerçekten de Suriye'ye yönelik saldırılarını durdurursa, bu durum Türkiye’nin de bölgedeki stratejilerini gözden geçirmesine neden olabilir.
Ayrıca, İran’ın ve onun bölgedeki etkisinin azaldığı bir senaryoda, Suudi Arabistan gibi diğer Arap ülkelerinin Suriye ile ilişkilerini normalleştirme çabalarının hızlanması muhtemel. Böylece, Suriye’de barış süreci daha da hızlanabilir. Ancak, Tel Aviv’in bu kararının kalıcı olup olmayacağı ve uluslararası politikadaki dengelerin ne yönde değişeceği, önümüzdeki günlerde daha netlik kazanacak.
Özetle, Tel Aviv’in Washington’a Suriye’ye yönelik saldırılarda yeni bir strateji benimsediği iddiası, bölgedeki aktörler üzerinde geniş kapsamlı etkilere yol açabilir. Suriye krizinin çözümü noktasında atılan bu adımlar, sadece bölge için değil, uluslararası güvenlik politikaları açısından da kritik bir öneme sahip.